İLİŞKİYİ BESLEYEN DOĞRULAR DEĞİL İHTİYAÇLARDIR
- Uzm.Aile.Danş&Psikoterapist Yücel YÜKSEL
- 13 Kas 2024
- 3 dakikada okunur
Güncelleme tarihi: 2 gün önce
İlişkiler, bireylerin karşılıklı etkileşime girdiği, duygu ve ihtiyaçların paylaşıldığı karmaşık yapılar olarak değerlendirilir. Çiftler arasında sürdürülebilir bir bağ kurmak, doğruyu savunmak veya kesin doğrulardan yana olmak yerine, tarafların birbirlerinin duygusal ve psikolojik ihtiyaçlarını anlaması ve bu ihtiyaçları karşılayabilmesiyle mümkündür.
Birçok ilişki kuramı ilişkilerde güven, anlayış ve sürdürülebilir bağ kurmayı sağlayan asıl faktörün, doğruyu savunmak veya genel-geçer doğrularda uzlaşmaktan önce, tarafların birbirlerinin duygusal ve psikolojik ihtiyaçlarını anlaması ve bu ihtiyaçları karşılayabilmesiyle mümkün olduğunu ima eder. Bu yazıda, insan ilişkilerinde ihtiyaçların nasıl bir rol oynadığı ve bu ihtiyaçların karşılanmasının ilişkilerin sağlıklı bir şekilde devam etmesine nasıl katkı sağladığı ele alınacaktır.
İhtiyaçların İlişkilere Etkisi
İhtiyaç, bir bireyin kendisini güvende, değerli ve anlamlı hissetmesi için gerekli olan durumları ifade eder. Psikolojide temel insan ihtiyaçları arasında sevgi, saygı, güven, aidiyet ve kabul görme gibi unsurlar yer alır. Bu ihtiyaçlar, insanın kendini gerçekleştirmesi ve sağlıklı bir benlik algısına sahip olması için kritik öneme sahiptir. Ancak burada kritik olan nokta, her bireyin aynı durumda farklı bir ihtiyacının öncelikli olabileceğini kabul edilmesidir. Bu farklılıkları anlamak, bir ilişkiyi daha derin ve sağlıklı bir şekilde besler. İlişkiler de öznel ihtiyaçların konuşulması ihtiyaçların karşılanması için bir zemin sunar. Bir ilişkide tarafların ihtiyaçlarının karşılanması, kişilerin birbirlerine güven ve bağlılık hissetmesine olanak tanır.
Doğrular mı, İhtiyaçlar mı?
Geleneksel olarak, doğruluk ve etik değerler, ilişkilerde önemli görülse de, ihtiyaçlar karşılanmadığında bu doğruların ilişkileri sürdürme gücü sınırlıdır. Örneğin, bir çiftin ortak doğruları paylaşması, ahlaki değerlerde aynı fikirde olması önemli olsa da, sevgi, ilgi veya destek gibi temel duygusal ihtiyaçlar karşılanmıyorsa, bu ilişkinin uzun vadede tatmin edici olması zordur. Dolayısıyla ilişkilerin devamlılığını sağlayan şey, genellikle tarafların doğrulardan ziyade duygusal ve psikolojik ihtiyaçlarının ne derece karşılandığıdır.
İhtiyaçlar Karşılanmadığında Ne Olur?
Bir ilişkide ihtiyaçlar karşılanmadığında, bireylerde hayal kırıklığı, güvensizlik ve kopukluk hisleri ortaya çıkabilir. Örneğin, eşlerden biri, duygusal desteğe ihtiyaç duyduğu bir dönemde partnerinden bu desteği göremiyorsa, bu durum ilişkinin genel sağlığını olumsuz yönde etkileyebilir. Bu, özellikle uzun süreli ilişkilerde daha belirgin hale gelir. Tarafların birbirlerinin ihtiyaçlarına duyarsız kalması, ilişkinin zamanla yıpranmasına ve nihayetinde sona ermesine neden olabilir.
İhtiyaçların Karşılanması ve Duygusal Bağ
İhtiyaçların karşılanması, bireyler arasında duygusal bir bağ kurulmasına yardımcı olur. Bu bağ, ilişkilerin uzun süreli ve tatmin edici olmasında kilit rol oynar. Maslow’un ihtiyaçlar hiyerarşisinde de görüldüğü gibi, bir birey ancak temel ihtiyaçları karşılandığında kendini daha üst düzeydeki hedeflere adayabilir. İlişkilerde de benzer bir yapı geçerlidir; bir birey, sevgi, güven, ilgi gibi temel duygusal ihtiyaçlarını karşıladığında, ilişkide daha derin ve anlamlı bir bağ kurmaya yönelir.
Çift Terapisinde İhtiyaçların Karşılanması
İlişkileri çıkmaza sokan en önemli faktörlerden biride her iki tarafında zihinlerindeki ideal ilişkiyi diğer tarafa farkında olmadan dayatmasıdır. Bu anlamda ençok görülen yanlış çiftlerin zihinlerindeki "doğru" olanı savunarak birbirleriyle çatışma içerisine girmeleridir. Örneğin, biri ev işlerinde daha fazla sorumluluk almak isterken, diğer taraf işten çok geç saatlerde döndüğü için bu talepleri reddedebilir. Buradaki "doğru" tanımlamaları, her iki tarafın kendi değerleriyle ilgilidir. Ancak ilişkinin sağlıklı devam etmesi için önemli olan, bu "doğruların" ne kadar gerçekçi ve karşılıklı ihtiyaçları karşılayıp karşılamadığıdır.
Çift terapisi, genel geçer doğrularda uzlaşmaktan çok, her bireyin ihtiyaçlarını ifade edebilmesi ve bu ihtiyaçlara duyarlılık geliştirebilmesi üzerine odaklanır. Terapist, bireyleri birbirlerinin bakış açılarını anlamaya ve ihtiyaçlarını doğru bir şekilde ifade etmeye yönlendirir. Bu süreçte, doğruyu savunma çabası yerine, partnerlerin birbirlerini dinlemeleri ve birbirlerinin ihtiyaçlarına empatiyle yaklaşmaları teşvik edilir. Bu yaklaşım, sadece çatışmaları çözmekle kalmaz, aynı zamanda duygusal bağları güçlendirir.
Sonuç
İlişkilerdeki dengeyi koruyan temel faktör, her bireyin ihtiyaçlarını anlayabilme ve bunlara duyarlı olabilme yeteneğidir.Bu nedenle, sağlıklı ve doyurucu bir ilişki kurmak için bireylerin karşılıklı olarak birbirlerinin ihtiyaçlarını anlamaya, kabul etmeye ve karşılamaya çalışmaları büyük önem taşır. İhtiyaçların karşılandığı bir ilişki, tarafların kendilerini güvende ve değerli hissettiği, güçlü bir bağla birbirine bağlı oldukları bir ilişki olacaktır. Çift terapisinde, bireyler sadece birbirlerinin doğrularını tartışmakla kalmazlar, aynı zamanda ihtiyaçlarını anlayarak, duygusal olarak birbirlerine yakınlaşır ve ilişkilerini beslerler. Bu nedenle, ilişkilerdeki çatışmaların çözülmesinde doğruyu bulmaktan çok, karşılıklı ihtiyaçların karşılanması daha önemli bir yer tutar.
Uzm.Aile Danışmanı Yücel YÜKSEL
teşekkürler